Beni Mersin'den Alın Ama Mersin'i Benden Almayın

Cumartesi günü erkek arkadaşımın ailesini ziyarete geldim. Aslında gezmeye geldim ama çaktırmayın. Mersin'e son gelişim Ağustos sonunuydu. Karadenizliyim ve sıcak havayla pek aram yoktur. Yağmur çamur sevenlerdenim. Zaten vücudum da bana katılarak Mersin'i sevemedi. Bir insanın kolu isilik olur mu yav? Vallahi oldu. Mersin'e söylene söylene dönmüştüm İstanbul'a. Erkek arkadaşımın aşık olduğu bu şehrin sıcağı tansiyonlarımla oynayarak ne yapmaya çalışmıştı bilmiyorum. Bir sürü şey yaşandı olayları tutamadık aile ziyareti yapmam gerekti. Bu sefer olur umuduyla bindim otobüse geldim. Vallahi oldu. SEVDİM SENİ MERSİN. Sabahları denizi göre göre güneş ile ısına ısına kahvaltımı yapıyorum.
IMG_20180219_173347.jpg

Sonra hop sahile. Bugün sahile indik. Belediyenin saati 1 lira olan bisikletlerinden kiraladık. Pek kaliteli değillerdi ama iş gördüler. Bir yanım deniz bir yanım palmiye ağaçları. Huzurdan kafayı yedim diyebilirim.
Sahilde tur attıktan sonra oturup dinlenmece yapalım dedik elektronik sigara içip Disturbed dinleyen bir abinin yanına oturduk.

Mersin kışın dünyanın en güzel yeri olup yazın nasıl cehenneme dönebilir? Tamam biliyoruz iklim koşulları falan ama bu şehir her zaman bu havalarda kalıp insanın içini huzur doldurmalı. Zaten tantuni diye bir nimetin var. Sıcaklıkta bu şekilde olursa seninle yaşamaya hazırım diyebilirdim ama pek samimi olmuş olmam İstanbul bağımlısı biriyim.
IMG_20180219_174629.jpg

Şu güzellikler bile beni İstanbul'dan alamayacak gibi. Bu arada en güzel tantuni Mersin Pozcu'da 12:15 mekanı. Tavsiye ederim efendim.
IMG_20180219_174558_276.jpg

Dünyanın en kötü bağımlılığı benimki. İstanbul gibi yaşamın zor olduğu bir şehre bağımlıyım. Ve günlerdir kendisinden uzak olduğum için o kadar özledim ki anlatamam. 1 ay uzak kalıp kendisine kavuştuğum zaman pis havasını içime çekip 'Oh be!' diyorum. ACİLEN İSTANBUL'U BIRAKMAM LAZIM. Diğer şehirlerin, diğer güzelliklerin farkına varıp Mersin'de yaşamayı kabul ederim umarım.
IMG_20180219_141843.jpg

Şu güzellikleri bırakıp İstanbul'a koşa koşa gitmek benim ayıbım olsun. Hoşçakal Mersin.

NOT: Bu arada her şey o kadar güzel değildi. Bisikletlerimizi oturacağımız mekan ile bir tekel arasında tellere bağlamaya çalışırken tekelin sahibi kadın etrafı sularken durduk yere bağırmaya başladı.
Tekelci: Hop hop! Ne yaptığını sanıyorsun git başka yere bağla. Yürü git.
Fotobot: Ne bağırıyorsun? İnsan gibi uyar.
Tekelci: Kapa çeneni kız.
Fotobot: Bana bak düzgün konuş ne bilelim özel olduğunu?!
Tekelci: Yürüyün gidin hapçılar ıslatırım sizi!
Fotobot: E ıslat ne olacak?
Sonra erkek arkadaşım hep böyle olduğunu boşvermemi söyledi ama saygısızlığa Ercüment Çözer gibi takıntılıyım. Biz giderken hala söyleniyordu. O sırada müşterisi geldi hortumu bırakıp gitti. Erkek arkadaşıma hortumu alıp onu ıslatıp bütün hızımızla kaçmayı teklif ettim. Engelledi beni. İyi ki böyle durumlarda benim gibi bir deliye uyumayıp sakinleştirebilen bir sevgilim var. Bu da böyle sinir bozucu ama anlatınca komikleşen bir olaydı. 😁

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now