Can ve mal kaybına yol açan, nedenleri doğal yollardan olan ve tamamen doğa tarafından olan olaylara doğal afet denir. Doğal afetler adı üstünde doğal ve kısa sürede olup biten, ayrıca insanların başladıktan
Başrolde Şener Şen ve Uğur Yücel’in görev aldığı bin dokuz yüz doksan altı yılında vizyona girmiş bir sinema filmidir. Yavuz Turgul’un hem yazıp hem yönettiği bu film iki bin bir yılına kadar ülkede en
Kimileri sürekli yaptıkları şeyleri alışkanlık, kimileri de bağımlılık diye tanımlamaktadır. Peki biz bu iki kavramı sürekli birbirine karıştırırken bunların farklarını düşündük mü? Nedir alışkanlığı
Çocukluk her yönüyle güzeldir ve maceralarla doludur. Mahalledeki yaşıtlarım çocukluğumda havalar güzelleşince bisiklete binerler, kimiler on sekiz, kimileri yirmi bir vites biner ve durmadan tur atarlardı.
Hepimiz farkına çoktan varmışızdır ki hakkında “Aslında istesem bırakırım.” Dediğimiz ne varsa onun bağımlısı olmuşuzdur. Bağımlılık, aksini iddaa edemeyeceğimiz, olmazsa olmaz dediğimiz ne varsa onların
Bu soruyu yanıtlamadan önce sizlere genel kültür nedir bunu anlatmak isterim.Genel bilgi olarak da adlandırılabilecek olan bu oluşum, kimi zaman farklı toplumlara ait olan bilgilerin hakim olunması, kimi
Doğal afetler olarak ayırdığımız sel, heyelan vb. gibi olaylardan biri bizi en çok korkutan ve her zaman çekindiğimiz afettir. Depremlerin önüne geçilemediği için bize onunla baş etmek en zoru olarak gelir.
Fedakarlık, basit anlamıyla sevgi ile yapılan her harekette bulunmaktadır. Eğer gerçekleştirdiğimiz işin içine sevgi katınca ister istemez bir fedakarlık içerme söz konusu olmaktadır. Çünkü en azından
Bilgi edinmek, bulmaca çözmek, reklam vermek ve en önemlisi de haber almak için düşük maliyetli kağıtlarla basılan, günlük çıkarılan, gündem hakkında bilgiler veren ve yayımı yaygın olup, halka gündem
Erkeklerin varoluştan beri bu evlilik meselesine kadınlardan daha farklı baktığını her zaman tabi ki görmekteyiz. Kimileri için bu bir düzen halini almışsa da kimileri için bekarlık sultanlıktır bakış
Kaybettiğimiz ne varsa aslında en başında kazanmış mıyız bir bakmalıyız buna. Çünkü biz varoluş yasası olarak üstümüzde hiç bir elbise yokken, hiçbir ganimet yokken, cepsiz bir şekilde ağlayarak gelmişizdir
Ben İstanbul’da betonların arasında yuva kurmuş gün yoksunu, stres sahibi, daima agresif bir biriyim. Her insanda olduğu gibi benim de bir anneannem ve dedem var. Sakarya’nın bir köyünde yaşamaktalar.
Günlük yaşantımızda, bir yerlere davetliyken, hayatımızın her yerinde renkleri düşünüp onlara önem veririz. Ne kadar “Her rengin bir anlamı vardır.” Deseler de aslında her rengin anlamı bizde özeldir.
Yürümek, koşmak, nefes almak, düşünmek… bunlara henüz yabancı olduğum zamanlarım oldu. Herkes gibi ben de çocuk oldum. Çocukluk öyle bir zaman dilimidir ki hayatımızda, ömrümüzün geri kalanını o zaman
Bir rota çiz bana. Olabildiğince uzun olsun. Mümkünde asfalt olsun toprak yolda tozlanmak istemem. Ben zaten paslı bir herifim. Sana her cümlede güzel iltifatlarda bulunamayacağım için üzgünüm. Olsun yine
Dünyadaki herkesin buluşma noktası, kimimize her şeyi yaptıran, kimimizin yüzünü göremediğimi, maddiyatın en büyük simgesi para...Tarihte Lidyalılar tarafından icat edilen para oksijenden sonra insanlığın
İstanbul, Ankara, İzmir derken büyük şehirlerin arasında sanki tıkılıp kaldık. Bu şehirlere nazaran ülkemizin nice şehirleri var ki tarih, huzur, içtenlik ve doğallık kokuyor adeta.Bu sefer sizlere tarih
Bu zamanın kütüphanesini al, diğer yandan klasik müzik çalınan insanı sakinleştiren kahve restoranlarını, sonrasında herkesin birbiriyle muhabbeti olduğu köy kahvelerini ve çok lüks yerlerde yemek yapılan
Size çocukluğumdan beri hayranı olduğum yunus balıklarından bahsetmek istiyorum. Suratlarına yapışmış güler yüz motifi benim onlara karşı geçmişten beri bir hayranlık beslememe neden olmuştur. Gülen canlıları,
İlkbahar sokaklarımızın canlandığı yavaş yavaş insanların üstlerindeki ağır giysilerden kurtuldukları her nesneye artık daha renkli baktığımız içtiğimiz soğuk içeceklerin artık tatlı bir hal almaya başladığı