Akşam ezanından sonra incir ağacının altından geçilmez. Gece ıslık çalınmaz. Kapı eşiğinde oturulmaz.
Kültürümüz o kadar zengin ki benzer örneklere yer verilebilir. Ancak kültürümüz sadece batıl
inançlarımızdan oluşmuyor. Çok daha eskilere gittiğimizde, Yunan ve Roma Mitolojileri kadar sağlam
bir Türk Mitolojisi ile karşılaşıyoruz. Sizlere birkaç Türk Mitolojik ögesinin anlatmak istiyorum.
Bozkurt: Türk soyunun kurtlardan gelme efsanesi hemen hemen hepimizin kulağına gelmiştir. Kurdun
bizdeki yansımalarına bakarsak; rüyada kurt görmek hayra yorulur, bozkurt dişinin cepte taşınması
nazardan koruyacağı inancı vardır, kurdun koyun sürüsüne saldırması bile bereket getireceğine
inanılır. Kurdu o kadar yüceltmişsiz ki başka bir hayvana saldırmasını iyi bir sonuca varılacağı fikriyle
bağlamışsız. Türklerin ulusal sembolü olan kurt, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk Parası’nın üzerinde
yer verilmiştir.
Hırtık: İnsan kılığına girebilen üst kısmı insan, alt kısmı hayvan şeklinde olan bir yaratıktır. Ayakları
ters olarak betimlenen Hırtık’ın vücudu tüylerle kaplıdır. İnsanlar, birinin Hırtık olduğunu anlamak için
ateşi vücudunda dolaştırır, tüyleri yanan Hırtık kendini belli eder. Hırtık’ın amacı, kılık değiştirerek
kandırdığı kişileri ormana veya akarsu kıyısına götürüp boğmaktır.
Tulpar: Aklınızda canlanması açısından Yunan Mitolojisi’ndeki Pegasus’un bizdeki karşılığıdır. Siyah
veya beyaz renkli uçan at, Tanrı tarafından yiğitlere zor durumlarda yardım etmesi için yaratılmıştır.
İnsan dilinden anlayan ve konuşma yetisine de sahip olan Tulpar, sahiplerini tehlikelerden korumak
için yaşar. Belki bizler için Tulpar yabancı kalsa da Moğolistan ve Kazakistan devlet armalarında