Doksanlarda Çocuk Olmak

90lar.jpg

Seksen serisi olarak adlandırdığım ve bu yıllarda özellikle 86 sonrasında doğmuşların yaşadığı harika dönemi. Bu dönemde yaşananları anlatıp biraz nostalji yapmak, biraz da yeni nesile o yılları anlatmak istiyorum. Çocuklukların mahallede geçtiği şimdilerde sadece televizyon dizilerinde gördüğümüz ve harika zamanların geçtiği 90’lar aslında sadece 90’lar olarak sınırlamak istemiyor, 2000’lerin başını da katmak istiyorum. Halen 2004’te çıkan İsmail YK albümü dinleyen bir nesilden bahsediyorum. 2004 yılında doğanlar bu sene liseye başlıyor o ayrı bir mesele ama biz bu yıllarda watsapp olmadan telefona dokunmaya kıyamadan yaşayan bir nesildik. Arandıkça kazanan kontör kartlarının her karttan daha kıymetli olduğu iş ilanlarına gazeteden bakıldığı ve birçok teknolojik gelişmenin daha olmadığı yıllardan bahsediyoruz.

1 – Atari Salonları

Atari salonlarında vakit geçirmek elbette hiçbir ailenin istemediği ve hatta çocukların da birbirlerine karşı çıktığı ama gizliden gizliye gittikleri mekanlardı. Atarici abiyle sohbet ve muhabbetlerin döndüğü 90lardan bahsediyorum. Evlere giren atarilerin, daha doğrusu durumları iyi olan ailelerin evlerine giren atarilerin (her ne kadar gerçek isimleri oyun konsolu olsa da markasının adıyla telaffuz ediyoruz ATTARI) işlerini düşürmesi onları etkilese de atari salonları uzun yıllar direnmeye devam etti. 2002 yılına geldiğimizde yavaş yavaş tüm ülkeden kalktığını söyleyebiliriz.

2- İnternet Cafe’ler

Bunlar da atari salonlarının devamı niteliğinde yerlerdir diyebiliriz. Kuruluş amaçları insanların o zamanlar ulaşılamayan internete ulaşmalarını araştırma yapmalarını belki ders çalışmalarını hedeflese de kısa bir süre sonra oyun salonuna dönüşmeyi başarmış yerlerdir. İlk olarak Ankara’da 1999 senesinde denk geldiğim internet cafelerin sonraki 10 senenin yıldızı olacağını hiç düşünememiştim. O yıllarda doğmuş hemen hemen herkesin en az bir kere gittiği bu mekanlarda mükemmel sohbetler edilir, kitaplar okunur, kültür sanat etkinlikleri yapılırdı diyemeyeceğiz ne yazık ki. Çünkü hunharca MIRC’de chat yapılıyor MSN hesapları oluşturuluyor, Half Life oynanıyor, GTA 3’e hayran hayran bakılıyordu. Masadan masaya yüksek seste bağırmak yasaklanıyor, en büyük problem ise yaz sıcağında sırta yapışan koltuklar oluyordu. İnternet cafe’ler bir bir artıyor her yeni açılan diğerinden daha çok bilgisayarla kuruluyordu. Küçük şehirlerde 200 bilgisayarı olan yerler varken büyük şehirde bu rakam 500 bilgisayara kadar çıkabiliyordu. Peşi sıra çıkan online oyunlar multiplayer özellikleriyle herkesi internet cafelere bağlıyordu.

3- Kişisel Bilgisayarlar

İnternet cafelerin ardından ise bilgisayarlar evlere girmeye başladı ne zaman ADSL bağlantı geldi işte o gün mertlik bozuldu zaten iç diyaloglarını kaybeden aile fertleri 2000’lerin soğuk liberal yaptırımlarıyla karşı karşıya kalmışlardı. Doksanlarda sokaklarda oynayan dizlerini parçalayan çocuklar gitmiş yerlerine bilgisayar başından hiç kalkmayan liseliler gelmişti. Bu durum insanları NOKIA 5110’da yılan oynamaktan yüksek çözünürlüklü FIFA 2002 gibi oyunları oynamaya itmişti. O yıllarda doğanlar bilgisayar başında doğuyor ve yürümeye başladıktan hemen sonra bilgisayar başında online oyun oynamaya başlıyordu. Kişisel bilgisayarların evlere girmesiyle doksanlar ruhu yitirilmişti belki ama bir kısım halen pokemon, digimon gibi çizgi filmleri izlemeye devam ediyorlardı. O yıllarda çizgi filmlerin dijitalleştiğine hep beraber şahit oluyorduk.

4- Youtube & Facebook

Youtube kurulduktan kısa bir süre sonra insanların en büyük vakit kayıplarından biri olmaya başladı. 2006 yılında kurulan youtube 2008 yılında büyük bir yükselişe geçti yine aynı yıllarda kurulan Facebook ile kitleleri peşinden sürüklemeye demeyi çok isterdim ama bilgisayar başındaki insanların vakitlerini süpürmeye başladı. Düşünün sosyal platformlarda ne kadar zaman harcıyorsunuz? Peki siz çocuklar bizim o yıllarda vaktimizin çoğunu dışarıda sokakta çocuklarla harcadığımızı biliyor muydunuz?

Aslında ilk maddede yazdığım atari salonları ve internet cafeler sosyalleşmemizi sürdürdüğümüz belki boşa vakit harcadığımız ancak arkadaşlarımızla beraber olduğumuz yerlerdi şimdi çocukların evlerinde kulaklarına takılmış bir kulaklıkla bitkisel hayatta gibi dolaşmaları ise tartışılır. Yeni eğlenceler bulunmalı ve yeniden yüz yüze sosyalleşmeye gidilmeli.

01.jpg

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now
Logo
Center