TRT'de bir devrin sonu..

Her cumartesi gece yarısından sonra, pazar sabahı Trt1'de hangi kovboy filminin başlayacağını merak edip, kanalın yayın akışına bakardım. Filmin saati hep değişirdi, jenerik müziğini bile kaçırmak istemezdim hâliyle. :)

Kaynak

Yine böyle bir an geldi çattı ve benim kovboy filmimin yerinde bambaşka bir şeyin yazılı olduğunu gördüm. Kısa bir araştırmanın ardından yayından kaldırıldığını öğrenince çok şaşırdım. 🙅‍♀️

İlk başta "amaan boşver netten izlerim nasılsa" desem de cıks olmuyor, tv'den izlemenin keyfini veremiyor. O saatte ekran başındaki aile babalarının dikkat kesilip filmi izlediği fikri hoşuma gidiyordu. :) Ben de her pazar, evin babası görevini başarıyla icra ediyordum. 🙆‍♀️
Bizim ailede kimse izlemezdi, babam bile. :) Ben neden böyle oldum bilemiyorum Altan. 🤷‍♀️

O gün büyük bir boşluğa düşmüştük, tüm kovboy filmi severler olarak. Sözlükler ve tivitır, deyim yerindeyse yıkılıyordu; bu kara haberi 'babalarına' nasıl söyleyeceklerini bilemeyen evlatlarca. :)


Ee dile kolay taa 1980'lerden beri bilfiil yayında olan filmler birden bire yasaklanıp bıçak gibi kesilmişti. O kadar mantıklı bir karar ki yapılan ambargolara bundan güzel ve akıllıca bir karşılık verilemezdi. Bu fikrin sahibi aşırı zeki biri olmalı, şimdi onlar düşünsün öyle değil mi?

Kaynak

Hâlâ eksikliğini hissediyorum, nasıl hissetmeyeyim.. 🤦‍
At kişnemeleri ve silah sesleri eşliğinde yapılan romantik pazar kahvaltılarının yerini ne tutabilir ki? :D

"Hey dostum biz burada yabancıları sevmeyiz."

diyen nemrut suratlı kasabalıları, ağzında mutlaka çalı-çırpı ya da sigara bulunan yakışıklı silahşörleri, bin yıldır yıkanmamış gibi görünen acımasız kötü adamları, tek kurşunda şak diye ölen kovboyları, bir yumrukta camdan fırlayanları, yerlilerin zehirli okunda can verenleri..

Kızılderililerin savaştan önceki tamtam sesleri eşliğinde kulak tırmalayıcı zılgıtla karışık çığlıklarını, bataklıklardaki rızkını arayan timsahları, bir anda insanların üstüne atlayan çıngıraklı yılanları..

Filmin ve kasabanın odak noktası olan, o bembeyaz kiliseleri ve şık giyimli rahiplerini, dinlendirici müziklerini, 'John Wayne varsa film güzeldir'leri, cool tavırlı Kirk Douglas'ı, Meksika Sınırı'na kaçmaya çalışan azılı suçluları, nam-ı diğer haydutlar kraliçesi Cat Ballou olan güzeller güzeli Jane Fonda'yı, Johnny Guitar'ı ve gözlerinden ateşler çıkaran Emma'yı..

Kaynak

Düelloda Şerif'i vurmak için çatıda pusuya yatan düşmanın yancısını, Şerif'in her daim sarhoş olmasına rağmen göğsünde gururla taşıdığı yıldızı, gergin düello müziği çalarken iki düşmanın arasından geçen çalıyı, bu sırada ölçü almaya gelen yamyam tabutçuyu.. :)

"Silahlar hep aynı evlat, insanlar farklı."

diyen Tuncel Kurtiz tipli bilgeyi, sürekli soyulan garibim bankayı, kavgası dövüşü eksik olmayan saloonu, kavga anında piyanoyu hızla çalan piyanisti, sürekli ray döşeyen bıkkın tren işçilerini, at üstündeki kovboyun son sürat giden trene yetişip atlamasını, trenin tepesinde James Bond'vari yumruklaşma sahnelerini ve içlerinden birinin tünel girişinde mevta olmasını..

Kaynak

Çölün ortasında, kendi hâlinde ağır ağır giden posta arabasının kesintisiz her filmde soyulmasını, kocaman kocaman kaktüsleri, güzel kıyafetleriyle baş döndüren güzel ve tehlikeli kadınları, sağda solda çirkin suratların olduğu wanted posterlerini, nehirde altın arayan şaşkın insanları ve eski altın madenlerinin korkunç dehlizlerinde kaybolanları..

Kaynak

Tahta fıçının içinde banyo yapmaya çalışan Robert Mitchum'u, çatışma öncesindeki o sinir bozucu sessizliği, ıslıkla tempo tutanları, kilise çanının o korkutucu sesini, ağaca asılı hâlde bulunan cesetleri, 7 kardeşe 7 gelin filmindeki dağ kaçkını Adam ile Milly'i ve filmdeki eşsiz dans sahnelerini..

Kaynak

İhânet çemberlerini, entrikanın en babasını, poker masasında hile yaptığı için cinayete kurban gidenleri, idam edilenleri, Doğunun hep kötü olup Batının güvenli liman gibi gösterilmesini, Amerikanın kendi yaptığı zulümleri; çektiği filmlerle aklama çabasını, Kızılderililerin rezervasyon adlı yerlere kapatılmasını, yurtlarını bırakmak istemeyenleri çiçek mikrobu bulaştırılmış battaniyelerle ölüme terk etmelerini..

Kaynak

Bunları bize nasıl da masalsı bir atmosferde anlattıklarını, küçükken kovboyların tarafını tutup; oyuncak tabancayla güya düşmanımız olan soluk benizlileri bam bam bam diyerek vurmamızı, büyüyünce hep mazlum yerlilerin tarafını tutmayı, filmlerle geçmişe gitmeyi nasıl unutabilirim ki?.

Benim için kovboy filmi sadece bir kovboy filmi olmadı hiç. "aa sen kovboy filmi mi izliyorsun?" diyenlerin alaycı bakışlarına maruz kalmaktı biraz da. :)


Bundan sonra bana önerilen filmleri internetten izleyeceğim yapacak bir şey yok maalesef.

Bu vesileyle, yayından kaldırıldığı gün discorddan, muzip geçmiş olsun mesajları yazan arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum.. 🙆‍♀️

#Bir kovboy hikâyesi 17

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now
Logo
Center