This content got low rating by people.

Beyinleri Yakmak İsteyenler...Buraya Alalım Sizi! (Nedir Şu Nedensellik?)

Gerçekten her şeyin bir nedeni var mı? Yoksa bazı şeyler nedensiz de gerçekleşebilir mi? Etki ve tepki günlük yaşamımızda deneyimlediğimiz en belirgin fizik yasası olduğu için nedensiz yere bir şeyin olması ve sonuçlanmasını bekleyemeyiz.

Biri diğerinin olmasına yol açan iki olay düşünelim. Bunlardan “neden” olarak adlandırdığımız bir tanesinin oluşması, kaçınılmaz olarak sonuç olarak adlandırdığımız diğerinin de gerçekleşmesine yol açıyor. Eğer neden gerçekleşmezse sonuç da gerçekleşmiyor. Bu tip olayların birbirine neden-sonuç ilişkisi ile bağlı olduğunu söylüyoruz. Nedensellik ilkesinin söylediği oldukça basit: Zaman açısından neden sonuçtan önce meydana gelir (Bu ilkenin,felsefede kullanılan nedensellik ilkesinden daha farklı bir anlamı olduğunu belirtelim. Aynı ad farklı ülkeler.) Nedensellik ilkesi, aslında kültürümüzün bir parçası. Suç ve ceza, çalışma ve başarı, etki ve tepki gibi, insanın çevresi ile etkileşmesinde önemli yeri olan kavramlar da bu kuralı tartışmasız kabul ediyoruz.

Birisinin daha sonra işleyeceği bir suç yüzünden hapse atıldığını duymayız. Veya daha sonra başaracağı bir şey için ödüllendirildiğini. 🥅 Gol olduktan sonra şut çeken futbolcu da görülmemiştir 😂, dersi geçtikten sonra çalışan öğrenci de!. Nedensellik ilkesi, geçmiş ve geleceğe bakışımızdaki farklılıklarla yakından ilgili. Geçmişi iyi biliriz ama geleceği asla. Gelecek için planlar yaparız fakat geçmişi değiştiremeyiz. Bu nedenle bugün yapacağımız bir şeyin, sadece gelecekte bir şeyleri değiştireceği, geçmişi kesinlikle değiştiremeyeceği düşüncesi hepimizde doğal olarak var.

Nedensellik ilkesine aykırı bir neden sonuç ilişkisi çok sayıda çelişkili duruma yol açabilir. Örneğin, bugün gerçekleştirilen bir N olayının, bir gün önce gerçekleştirilen S olayının oluşmasına neden olduğunu düşünelim. Eğer ben dün S olayının, gerçekleştiğini biliyorsam, bugün N’nin gerçekleşmesini engellemeyi seçebilirim. O halde S de gerçekleşmez. Ama S gerçekleşmişti. Bazı bilim insanları (ve bir çok bilim kurgu yazarı) nedensellik ilkesinin doğru olamayabileceğini, bu tip çelişkilerin de bir şekilde engellendiği doğal mekanizmalar olduğunu düşünse de tahmin edebileceğiniz gibi henüz ortamda somut bir şey yok (birkaç ilginç film dışında).

Nedensellik ilkesi gördüğünüz gibi oldukça basit. Ama zamanın gözlemciden gözlemciye değiştiğini söyleyen görelilik kuramıyla beraber kullanıldığında büyük bir önem kazanıyor. Nedensellik ilkesi, değil ışıktan hızlı yolculuk etmek, bundan daha zayıf bir eylemin , “ışıktan hızlı mesaj göndermenin” bile imkansız olduğunu söylüyor.

Bir arkadaşınıza bir mesaj gönderdiğinizi varsayalım. Bu durumda” mesajı göndermek” olayını neden ” mesajı alma” eylemini de sonuç olarak düşünebilirsiniz. (Eğer göndermezsen, mesajda alınamaz). Veya, isterseniz mesajınız da arkadaşınızdan ne yapmasını istediğinizi belirtebilirsiniz. Bu durumda arkadaşınızın yaptığı eylem sonuç olacaktır.

Görelilik kuramındaki yer-zaman dönüşümleri bize şunu söylüyor: Eğer mesajınızı gerçekten ışıktan hızlı gönderiyorsanız, o zaman size göre hareket eden bazı gözlemciler sonucun nedenden önce oluştuğunu görürler. Yani bunlara göre önce arkadaşınız mesajı almış, sonrada siz aynı mesajı göndermişsiniz.

Böyle bir şey nedensellik ilkesine aykırı, çünkü bütün gözlemcilere göre neden sonuçtan önce oluşmalı. Ama gerçek bir çelişki yaratmak için biraz daha uğraşmak gerekiyor. Eğer arkadaşınız, ışık hızıyla hareket eden bir araçta ise bu defa ilginç bir şey olur. Size göre arkadaşınız mesajı daha sonra almıştır ama arkadaşınıza göre mesaj eline siz daha göndermeden ulaşmıştır. Bu durumda arkadaşınız aynı ışıktan hızlı posta servisini kullanarak mesajı size geri gönderebilir. Eğer biraz daha hızlı bir servis kullanırsa, bu defa mesaj elinize siz onu göndermeden önce ulaşacaktır! Kısacası bu geçmişe mesaj göndermek demek, dolayısıyla da nedensellik ilkesinin ihlalidir.

Dolayısıyla, eğer nedensellik ilkesi geçerli ise, ışıktan hızlı mesaj göndermek olanaksız. Bu aynı zamanda ışıktan hızlı uzay gemileri yapmamızı da engelliyor (gemiye bir postacı binebilir).

Buradan çıkaracağımız bir başka sonuç da birbirinden yeterince uzak iki farklı yerde kısa bir zaman aralığı ile oluşan iki olayın arasında neden-sonuç ilişkisinin olmaması.

Örneğin, belli bir anda güneşte bir patlama olduğunu düşünelim. Normalde bu patlamadan kaynaklanan ışık bize 8,3 dakika sonra ulaşır, dolayısıyla ancak bu süre sonunda patlamanın gerçekleştiğini anlayabiliriz. Patlama olduktan 1 dakika sonra birden başımızın ağrımaya başladığını varsayalım. Başımızın ağrımasının sebebi Güneşteki patlama olabilir mi? Cevap hayır. Güneş ve dünyaya göre oldukça yüksek hızlarda ve uygun bir yönde seyahat eden bir gözlemci, başımızın patlamadan önce ağrımaya başladığını söyleyecektir. Bütün olası gözlemcilerin göz önüne alınması, bu tipten olayların neden-sonuç ilişkisi ile bağlı olmayacağını söylüyor bize. Eğer güneş patlaması başı ağrısına yol açıyorsa bu, patlamadan 8,3 dakika sonraki bir zamanda olacaktır.

Dolayısıyla da komşu yıldızlarla telepati kurmak bile yasak. Kursak bile telepatik cevabı en erken sekiz yıl sonra alabiliriz.

Fakaat fiziğin tuhaf ve devrimci çocuğu Kuantum, bu duruma çok farklı bir açıklama getiriyor ve inanılmaz bir şekilde sonucun gerçekten de nedenden önce gerçekleşebileceğine işaret ediyor. Buna kuantum dolanıklık deniyor.

Bunu da başka bir gönderide anlatırım.

Nasılız? Beyinleri yaktık mı? 🔥 🔥 🔥

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now