Herkese mutlu yıllaaar. 🥳
Nasılsınız, umarım iyisinizdir. Tüm hastalıklar, şanssızlıklar ve mutsuzluklar yılın bu son günüyle birlikte hayatımızdan çıkıp gider inşallah. 🎄
Bir haftadır ailemin yanındayım. Son yazımda yılbaşı planımdan da bahsetmiştim ama onları gerçekleştiremedim. Nazara geldik galiba. 🫠
Hatta tüm Trliste ailesinin başına gelen ufak tefek aksiliklerden sonra, topluca kurşun döktürme ve adaçayı ile defne yaprağı yakma seansları düzenledik resmen. 🙆♀️
Birkaç gündür hastayım, o salgına maalesef ben de yakalandım. Kendimi korumama rağmen neden böyle oldu anlayamadım. Annem, "bundan sonra sal kendini, buzlu sular iç, istediğini yap" demekle haklı çıktı galiba.
Acile gittim bu akşam, serum takıldı. Hemşire kolumu delik deşik edip maden arar gibi arasa da bulamadı. Yine elimden damar yolunu açabildiler. Bu satırları telefonda nasıl yazıyorum bilmiyorum. 🤷♀️
Tam üç yıldır ocak ayında ki ilkinde, 12 gün hastanedeki kovid servisinde yatan biri olarak yeter diyorum ve bugünden sonra bu ritüele veda ediyorum. Kendi kendimi motive ediyorum evet. Şimdi daha iyiyim, yüzüme renk geldiği söyleniyor. 🙆♀️
Tüm kötü şansı bugün kullandığımı varsayıyor, 2024'te güzellikler olmasını temenni ediyorum. 🪄
Dün gece 04.30'a kadar kitap okudum. Yapacak başka bir şey yoktu. Noel'de Cinayet'i bitirdim ben de. Oradaki ailenin yanında hissettim kendimi.
Konusu kısaca şöyle; kocaman bir malikânede yaşayan Lee ailesinin zengin ihtiyarı, dünyanın çesitli yerlerine dağılmış olan aile fertlerine birer mektup göndererek bu Noel'i birlikte geçirmeyi teklif eder. Çocukları, gelinleri ve torunu bu daveti kabul ederek evde buluşur. Fakat Noel tatilinde birazcık eğlenmek isteyen Simeon Lee bunu hayatıyla ödeyeceğini nereden bilebilirdi ki?
Pilar, "İspanyolların bir atasözü vardır" diye belirtti. "Tanrı, her istediğini al fakat bedelini öde." der. (sf 39)
Tesadüf eseri köyde bir arkadaşının evinde tatilini geçirmekte olan ünlü dedektifimiz Hercule Poirot olaya el atınca evdeki keder yerini kuşkuya bırakır. Poirot her zamanki gibi sonuca götüren etmenlerle ilgilenip yaşlı adamdan nefret eden ailesinin nedenlerini öğrenmeye çalışacaktır.
Bir keresinde bana kötülük eden bir adamdan intikam alabilmek için tam on beş yıl bekledim. Lee'lerin diğer bir özelliği de budur. Onlar unutmazlar!
İntikam almak için yıllarca bekleyebilirler. Vaktiyle bir adam beni dolandırdı. Elime intikam alma fırsatı ancak on beş yıl sonra geçti. Ondan sonra hemen saldırdım. Adamı mahvettim. (sf 40)
'İntikam soğuk yenen bir yemektir.' derler ya hani siz de aynı fikirde misiniz? Size yapılan bir kötülüğü unutanlardan mı yoksa bay Lee gibi zamanının gelmesini bekleyenlerden mi?
Kendi sorumu kendim cevaplayayım. Kin tutamayan bir tabiata sahibim. Bazen şikayet etmiyor değilim bu özelliğimden. Kafamda kötülüğün yer etmesini istemiyorum. Beni üzen kişi eğer sevip değer verdiğim biriyse ve pişman olduğuna inanıyorsam hemen barışırım asla küs kalamam. Fakat uzağımdaki biriyse onu kendi hâline bırakır hayatındaki varlığımı çeker alırım. Eskisi gibi olamam.
Kötülüğü dokunmuş biri ise affetmem, Allah'a havale eder geçerim. İntikam almayı düşünmedim şimdiye dek. Umarım düşünmem de..
David Lee, "Tanrı'nın değirmenleri ağır ağır öğütür." dedi. (sf 55)
.
Polis müdürü mırıldandı: "Tanrı'nın değirmenleri ağır ağır öğütür ama taneleri çok ince olur." (sf 91)
Bu sözün yansımasıydı tüm kitap. Bilirsiniz ki polisiye kitaplarda konudan pek bahsedilmez, tadı kaçmasın diye. Ben de spoiler vermeyeceğim tabii ki. Burada yazdıklarım arka kapaktakiler kadar sadece.
Canım Agatha'cığımın en sevdiğim kitaplarından biri olduğunu söyleyebilirim ama. Bir cinayet işleniyor ve evdeki herkesin onu öldürmek için bir nedeni ve fırsatı vardır. Her sayfada bir şüpheliden diğer bir şüpheliye pinpon topu gibi gidiyorsunuz adeta.
Poirot mırıldandı: "Simeon Lee'nin kişiliği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bence cinayetin ana noktası bu. Ölen adamın kişiliği."
Sugden şaşkın şaşkın ona döndü. "Ne demek istediğinizi anlayamadım Bay Poirot. Ölen adamın kişiliğinin cinayetle ne ilgisi var?"
Poirot açıkladı: "Kurbanın kişiliği her zaman ölümüyle bağlantılıdır. O bu tip bir adammış. Bu yüzden bazı şeylere neden olmuş. Bunlar da onu ölümün kucağına itmiş." (sf 81)
Böyle hikâyeleri seviyorum. İnsan davranışlarını çok iyi yansıtıyor çünkü. Hangi psikolojiden nasıl bir fiil çıkıyor ayan beyan izliyorsunuz resmen. Diyaloglar da iyi yazılmış olunca kendinizi o evin atmosferini solurken buluyorsunuz.
Benim için öyleydi en azından. Dün gece pek iyi hissetmiyordum kendimi. Bir odaya kapanmıştım. Adeta kafesteki bir kuş gibi. Yemimi ve suyumu bırakanlara müteşekkir olmaktan başka elimden gelen bir şey yoktu. O zaman da biraz kitap vlogları izledim, Goodreads'e okuduklarımı geçirip puanlama yaptım. Robota, robot olmadığımı ispat etmek zorladı birazcık. Sinir olmamak elde değil. Resimdeki arabaları işaretle, olmadı köprü, bisiklet vs vs 'ne manyak bir site' dedirtti. Alt tarafı seçtiğim kitapları okudum yapıp puanlayacağım sanki bana çok gizli bir yermiş gibi yaptığı şeyler canıma yetti. Daha bitmedi, bu gece geri kalanları da eklemeliyim. Ah bu her şeyi en sona bırakma huyum. 🤦♀️
Bazen geçmiş insana geride kalmış gibi gelmiyor. Arada sırada sanki her şeyi daha önce de yapmış gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. (sf 96)
Agatha Christie'nin bu kitabını da beğendim. Sürpriz sonu da güzeldi, okumayanlara tavsiye ederim. Şimdi Sihirli Ev'e devam edeceğim. Sadece 110 sayfam kaldı. Yeni yılın son dakikalarını sayfaları sayarak geçireceğim için 2024'te kitaplarla daha fazla haşır neşir olacağımı ümit etmek istiyorum. 🙆♀️
Ocak ayıyla birlikte sevgili @damla'nın teşvikiyle yeni bir etkinliğe başlıyoruz. Her gün az da olsa power up yapıp o rozeti birlikte alma niyetindeyiz. Umarım unutmadan devam edip bitirebiliriz. 🎈
Bu vesileyle yeni yıla girmemize saatler kala tekrardan mutlu yıllar dilerim. 2024 hayatımıza yeniliklerle ve güzelliklerle gelsin. Umut serpsin yüreklerimize. Mucizeleri de birlikte getirsin. 🦚🎈🎄🥳🪻