HiveTR'de 7 Günlük Serüvenim | Gün #2

Serüvenin ikinci günü geldi çattı. Dün benimki dahil paylaşılan 12 yazıya hem şaşırdım hem de sevindim. Yoğun bir katılımdı. Umarım hafta sonuna dek devam ettirebilirim ben de..
Sevgili @damla ve @mehmetfix'e emekleri için tekrar teşekkür ederim. 🌼
Yeni konumuz şu:

İkinci Gün:
Hobilerinizden bahsedin.
mehmetfix

Elime kalemi aldım ve defterimden geriye doğru bir sayfa çevirdim. Geriye doğru. Çünkü sondan başladım yine. En sona ulaştığımda aslında başladığım yerde olacağım. Kesin bununla ilgili metaforik bir açıklama vardır ama bilmek istemiyorum. :)
Dergi ve gazeteleri elime aldığımda -ki en son ne zaman para vererek gazete almıştım hatırlamıyorum- son sayfadan başlarım okumaya. Genelde eğlenceli haberler veya ilginç hikâyeler yazılı olduğundandır belki. İlk sayfalar hep ciddiyeti anımsatıyor bana. Gri duvarlarla çevrili bir devlet dairesini mesela. Ankara'da onlardan görmek çok sıradan bir şey benim için.
Bulmacaları çözmeye çalışmak, yemek tariflerini okumak ama o tarifi hiç denememek. Geriye doğru veya aslında ileriye gittikçe renklerin soluklaşması ve giderek kararması diye tanımlayabilirim o okumaları.

Bazı defterlerime her iki taraftan başlıyor ve ortada buluşuyorum. İki sevgilinin aşıklar tepesindeki ağacın altında buluşmaları gibi sanki. 🙆‍♀️
Bu kadar duygusal ve romantik anlamlar yüklemek anlamsız. En nihayetinde bir defter öyle değil mi?


20230110_222948.jpg

Osmanlıca ile ilgiliydim bir dönem. Orada da kitabın sonundan başlanıp ters istikamette ilerleniyor. Hatta Küçük Prens'in Osmanlıca basımını edindim. Her gün bir sayfasını okuyor, fotoğraflıyor ve WhatsApp grubumuzda paylaşıyorum. Sıfırdan başlayıp heceleyen arkadaşlarım şimdi daha rahat okuyor. Ben de bu işte usta sayılmam. Bazen bana kargacık burgacık, Karınca Duası'ndan hallice yazı örnekleri atıyorlar. 'Onları bizim okuldaki hoca bile okuyamaz.' diyemiyorum tabi. :d


20230110_222917.jpg

Her şey seçmeli aldığım dersle başladı aslında. Bulmaca gibi geliyordu ilk başlarda. Okudukça çocuksu bir sevinç kaplıyordu içimi. 🎈
En zoru, Türkçe bir metni Osmanlıca harflerle yazmaktı. Sınavlarda Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar'lardan koca bir A4 sayfası kadar çeviri yapardık. Çok zevkliydi. O dönem kendime hobi edinmiştim. Gerçi hâlâ öyle benim için.

20230110_223202.jpg
Hat Modeli

Bir gün, duvarda asılı olan imsakiyedeki hat sanatıyla süslenmiş, gemiye benzer Allah yazısını görünce delice bir cesaret geldi içime. Beyaz kağıtla siyah keçeli kalemi aldım ve karşımdaki görselin aynısını baka baka çizmeye çalıştım. İlk eserim meydana gelmiş oldu böylece. 🙆‍♀️
Hatalı, kusurlu da olsa benden bir parçaydı. Ellerim ve parmaklarımla şekillenmiş, bir surete bürünmüştü. Özgün olmasa da olur. 'Belki ileride tamamen kendi hayal gücümle tasarladıklarım ete kemiğe bürünür.' dedim o zamanlar.


20230110_223011.jpg

Sonra başka bir imsakiyede görüp beğendiğim Besmele'yi çizdim.


20230110_223053.jpg
Hat Modeli

Daha sonra bir gazeteden kopardığım Şefaat Ya Rasulallah yazısını denemeye karar verdim. Gittikçe zorlaşıyordu. Ama eğlenceli geliyordu bana. Her bir harfin inceliğine ve kalınlığına dikkat etmeye çalışıyor, ahengi bozmamaya gayret ediyordum.


20230110_223123.jpg

Harfler meydana çıktıkça bir bütünün parçalarını oluşturuyordu. Yap-boz gözlerimin önünde tamamlanıyordu adeta. Bittiğinde huzur doluydu kalbim. 💗


20230110_223142.jpg
Hat Modeli: Hattat Doğan Çilingir

Ailem ve sevdiklerim beğenilerini dile getirince yenilerini ekledim. Onların hepsini paylaşıp sıkıcı hâle getirmek değil niyetim. Belki bir başka yazıda kendilerini gösterirler. :)

Türkçe kelimeleri de yazmayı denedim bu süreçte. Kaligrafi videolarını izledim. Hani fuarlarda, festivallerde herhangi bir porselen tabağa yahut bir objeye şekilli şüküllü isimler yazan ustalar olur ya onların yaptıklarına benzer şeyler çizdim. 'Sevdiklerimin adlarını birbiriyle dans ettirdim.' diyordum o zamanlarda. 🙆‍♀️
Bazıları tamamen kafamdan uydurulmuştu, herhangi bir yerden ilham almadan yani. Onları hediye ettiğim için görseli yok şu anda, yoksa eklerdim. :)

Üzerinden çok zaman geçmişti. Yıllarca elime almamıştım. Sevgili @mehmetfix'in belirlediği konuyu görünce de gelmemişti aklıma. Örgülerimden, izlediğim film ve dizilerden, dinlediğim müziklerden ve kitaplardan bahsedecektim. Ne zaman ki o ilk cümleyi yazdım, tersine işleyen cümlelerim beni geriye daha da eski zamanlara götürdü. Sağdan sola yazmayı anımsattı.

Bazen bir koku duyarsınız ve hatırladığınızı bile bilmediğiniz bir anıyı gözler önüne getirir ya hani. İşte o cümledeki tek bir kelime bana o güzel günlerimi tekrar yaşattı resmen.
Kütüphânede duran dosyanın içinden özenle çıkardım her birini. Fotoğrafladım, gün ışığını kaybetmemek için. Şu an neredeyse gün batacak ama içimde güneşler doğdu yeniden. 🤗

Şimdi diğer sorulara tekrar göz gezdirdim de, film-dizi ve kitaplardan uzunca bahsetme imkanım varmış kendi günlerinde. Geriye müzik kalıyor. :)
Eski yazılarımı okumuş olanlar bilir ki Sevdiğim Şarkılar ve Hikâyeleri diye bir serim vardı. Keşfettiğim şarkıları kafamdaki onlarca duyguyla birlikte yoğurur, kelimelerle şekillendirirdim. Neden devam etmiyorum acaba? Bilmiyorum. Hatta Mabel Matiz'in Mendilimde Kırmızım Var adlı şarkısının klibini incelemiş, düşüncelerimi edebiyatla birleştirmiştim. Birkaç klibi daha aynı şekilde kaleme alacaktım ama yine tavan arasına atılan fikirlerden biri olmuş. 🙇‍♀️

🎶🎶🎶

2022'nin en çok dinlediğim şarkılarını listelesem acaba hangileri kendilerine yer bulurdu, diye geçirdim aklımdan. Sanırım ocak-şubat ayları için Cem Adrian'dan Kül şarkısı tartışmasız zirvedeydi. Hastayken sürekli dinleyip gözyaşlarına boğulmuştum. Ne zaman duysam o günlere dönüyorum. Sevgili @uzercanan'la ortak hislerimizin şarkısı hem de..

Diğer aylarda da bu melankolik hava devam ettiğinden nerede duygusal bir tını varsa onu dinledim. Mark Eliyahu ve Cem Adrian'ın Derinlerde'si, Perdenin Ardındakiler'in Uzaklara Savrulalım'ı, Madrigal'den Dip ve Seni Dert Etmeler'iyle dağıldığım nice şarkılar gelip geçti.

Beni bu fırtınadan çekip çıkaran ne mi oldu? Elif Doğan'ın Samsak Döveci. :D
Evin içinde son ses dinledim, eşlik ettim ve bu sayede tüm sıkıntılar, dertler, depresif düşünceler buhar olup gitti.🕺
Hafiflemiş hissediyorum kendimi. Demek ki manasız şeylere, langıdılanlan langıdılanlan gibi hiçbir şey ifade etmeyen cümlelere ihtiyacım varmış. Benim ilacımmış meğerse. :)

Köfn'den Bi'tek Ben Anlarım'a geçiş yaptığımda ruh durumum stabil haldeydi. Sonrasında Mabel Matiz'in Antidepresan'ıyla son noktayı koymuş, tüm kötü düşüncelerden arınmış hissettim kendimi.
Aklıma gelen Türkçe müzikleri sıraladım galiba. 2022'yi bir şarkıya benzetsem Turkish Lullaby olurdu.

korku ve endişe.. hepsini bırak geride
hisset, kalbini dinle gözlerini kapat
essin rüzgar, şimşekler çaksın kime ne
ellerim oldukça yanında, sıcacık koynumda
uyu dertlerini unut, bırak uçsunlar rüzgârla
geri gelirlerse eğer bu ninniyi söylerim sana
dinle bırak kendini, hiç yarın olmayacakmış gibi
kalbim attığınca ninniler söylerim sana
durma, dünya acı diye vazgeçme sakın
gökyüzü var yanımda, her zaman aklımda
Turkish Lullaby, Elif Sanchez

Hem anlamlı ve derin hem de gönlüme iyi gelen bir tarafı var. Ruha iyi gelen müziklerden olduğu kesin..
Okuyan arkadaşlarıma teşekkür eder, 2023'ün en mutlu ve huzurlu günlerini hepimiz için dilerim. 💐

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
23 Comments
Ecency