Yıl 22 Aralık 2011, bacaklarımda şiddetli ağrılar beni yürüyemez, geceleri yatıp uyuyamaz hale getirdi ve çaresiz hastaneye başvurdum. Genel Cerrah doktorum MR tetkiki istedi. MR sonucu rapor: Bel fıtığı (Bel bölgesinde 2 tane disk taşkınlığı). MR cihazının görüp söylediği (!), belimdeki o taşan iki disk, bacaklarıma giden sinirleri sıkıştırıp gerdirdiğinden bacak ağrıları oluyormuş. Sakat kaldım sanıyordum, bacaklarım o derece şiddetli ağrıyordu…
Doktorum MR raporuna göre acil bel fıtığı ameliyatı (operasyonu) önerdi:
“Gecikirsek felç olursun!” dedi.
Korktum:
“Ultrason cihazı gibi MR cihazı da yalan söylüyorsa, boşuna operasyon olabilir, bir hekim hatasına kurban giderim.” diye düşündüm. Ameliyat olmaya karar veremedim. Evde ağrı kesici kullanarak uzun süre yattım, oturdum; ağrılar hafiflemedi bile…
Bir gün eşim balkonda çamaşır sererken komşum Behruz Bey:
– “Fatma Hanım, Necati Bey görünmüyor ya nerelerde?” dedi.
Fatma Hanım:
–“Behruz Bey, Necati bel fıtığı oldu evde yatıyor. Ameliyat olmak istemiyor ama ağrıları hiç dinmiyor.”
Behruz Bey:
–“Aaa geçmiş olsun. Hemen söyle, giyinsin hazırlansın, ben onu iyileştirir getiririm. Hiçbir şeyi kalmaz, yarın işine gidebilir.”
Netice, Behruz Bey arabasıyla beni bir adamın evine götürdü. Adam beni yüzükoyun yatırdı, vücudumun bel bölgesini bir kaşık zeytin yağıyla sıvazladı omurga kemiklerimin kenarlarından yukarıdan aşağıya yağlı parmaklarıyla bir kere sıyırdı. Streçle kapattı, kalk, giyin dedi.
Hepsi bu kadarmış, o günden beri yedi yıldır başkaca hiçbir işlem yapmaksızın bel ve bacaklarımda ağrı sancı, tutukluk falan yok.
© Ucan Kalp'te yayınladığımız hikâye (öykü) ve fabl türü küçük hikâyeler, uluslararası ISBN: 975-19-3267-X kayıt numarasıyla güvence altına alınmıştır. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.
