Büyük İskender'in boynuzları

Büyük İskender, tarihin en büyük komutanlarından/savaşçılarında/fatihlerinden biri. Tarihin en büyük gizemlerinden biri. Kimisi Makedonyalı İskender diye isimlendirir, kimisi İskender Zülkarneyn, kimisi Alexandros Megalo der. Tarih boyunca, ismini alan yaklaşık 20 şehir var ve bugün Mısır İskenderiyesi bunlardan hala biridir.


Source

Kimi kaynaklara göre, İskender gizemin peşinde koşmuş biridir. Ve İskender'in kendisi bir gizem olmuştur. Doğumu ile, varlığı ile(mitolojik hikayelere göre anne babası insan ötesi varlıklardır) ve savaşları ile herm Şark hem Garb'da ardında nice hikaye bırakmıştır. Kimisi "resmi" tarih kayıtlarında yer edinir, kimisi dünyanın çeşitli bölgelerinde dilden dile, nesilden nesile aktarılmıştır. Bazen, benzer hikayeyi Roma mitolojisinde, Yunan mitolojisinde, Anadolu topraklarında, Orta Asya bozkırlarında görmek mümkündür. Tabii, bu hikayelerin bir kısmı söz konusu coğrafyaların kültürüne ve yapısına göre değişmiştir. İskender, Anadolu'dan geçerde, ardında hikaye bırakmaz mı!

**
İşte, bu en meşhur hikayelerden biri de "Boynuzlu İskender" hikayesidir, ada İskender'in boynuzları. Bizim oralarda anlatılan varyantı şu şekilde:
İskender'in kafasında iki boynuz vardır. Lakin boynuzlar tılsımlıdır ve her kimki bu sırrı yayarsa İskender ölecektir. Boynuzlarını saklamak için de uzun saçları vardır(çoğu eserlerdeki kabartma ve çizimlerde o meşhur aslan yeleli saçları görebiliyoruz zaten). Lakin, bazen saçını kesme ihtiyacı hasıl oluyor. Saçı kesen berberler bu boynuzları görüyor. Koskoca İskender, bu sırrın dışarıya çıkmasına izin verir mi! Her kendini traş eden berberi öldürürdü.
Gel zaman git zaman bu durum devam etmiş, ta ki İskender'in karşısına onu etkileyen bir berber çıkana kadar. Bu berber İskender'i çok etkilemiş. Berber sırrı öğrenmiş ama İskender berberi o kadar sevmişki öldürmeye kıyamamış ve anlaşma yapmışlar. Berber sözüne sadık kalmış söylememiş ve İskender'de onu sağ bırakmış ve daimi berberi yapmış.

Ama insanoğlu bu, cüz-i irade, sır tutabilirmi ki! Berber artık sıkınıtıdan uyumaz olmuş, o sır içinde dağlar kadar büyümüş, kimseye de anlatamıyor. Sır, adeta bir kurt gibi onu yemeye başlamış, hastalanmış. Kendince bir çare bulmuş. Çok uzaklarda, bir çölde bir kuyunun başına geçmiş. Kuyuya sırrı haykırmış. Berber bir rahatlamış, içi huzur bulmuş, hem de kimsenin haberi olmadığı için hem kendi canı hem İskender'in canı da sağ kalmış.

Gel zaman git zaman, çiftçiler kuyudan çektikleri su ile mahsüllerini sularmış. O civarda bir karpuz tarlası da varmış. Birgün, o bölgede hayvanları otlatan bir çoban, sıcak havaya dayanamamış ve karpuzlardan birini yemeye başlamış. Bakmışki karpuzun çekirdekleri üzerinde harfler var. Tüm karpuzu yiyip çekirdekleri yanyana koyunca, "Büyük İskender'in boynuzları var" yazdığını görmüş. Tabii, sır ortaya ortaya çıktığı için büyü işlemiş ve İskender ölmüş.

**

Source

Bizim oralarda, bu kuyuya hala duruyor ve adına *Çoban Kuyusu diyorlar.
İkibin yıldan uzun bir sürede, bu hikaye dilden dile gelmiş. Bugün araştırınca, bu hikayenin çeşitli varyantlarının olduğu görülüyor(Kuyuda yetişen kamıştan yapılan kaval ve kavalın çalınması ile sırrın ortaya çıkması gibi).

Bu eski ve zengin toparklar, daha nice gizemler ve hikayeler barındırıyor. Hikayelerimizi kaybetmeme dileğiyle

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
8 Comments
Ecency