Sava Paşa

Uzun zamandır doğru düzgün yazma fırsatını bir türlü bulamadım. Malum utopian moderatörlüğü görevindeyim. Bilmeyen arkadaşlar için söyleyeyim @omeratagun 'un takımındayım. Çeviri kategorisine bakıyorum. Azerice ve Türkçe çevirileri inceliyorum.

Discorddan uyardı bir arkadaş. Epeydir yazmıyorsun diye. Yaz da okuyalım demeye gelince muhabbet hazır çeviriye ara vermişken karalayayım dedim. Eski sıkıcı tarzımdan vazgeçmeyeceğim. Portreler sunardım sizlere, uzun uzun yazılar... Öyle devam edeyim. Bugün sizlere biraz bürokrasi, biraz devlet, biraz devlet adamlığını yazmayı düşünüyorum. Tanzimat bürokratlarından Sava Paşa'yı anlatacağım. Tarihimiz, bilirsiniz ki deryadır, denizdir. Devlet adamlarımız da keza öyledir. Ummandır, bilgidir, alimdir... Sava Paşa neresindedir bu tarihin diye sorarsanız, tam olarak ortasında, İslam hukukunun yani fıkhın bulunduğu kısımdadır.

Biliyoruz ki Osmanlı İmparatorluğu şer-i hukuku uygulardı. Fıkıh ise bu hukukun ilmini, İslami dayanağını teşkil ediyordu. Günümüzde de Osmanlı hukuku ve İslam hukuku çalışmak isteyenler için Sava Paşa nadide bir eser, bir miras bıraktığı için onu anlatacağım.

aaa.jpg
source

Yanyalı bir Rum olan Sava Paşa, hekim ve aynı zamanda hukukçudur. Devletin en çalkantılı döneminde yaşamıştır. 19. yüzyıl Osmanlı aydınlarındandır. Mekteb-i Sultani'de müdürlük yapmıştır. Önemli bir devlet adamı olmasının yanında İslam Hukuku Nazariyyatı Hakkında Bir Etüd adlı fıkıh kitabını yazmış, o dönemde tartışılan Roma hukuku ile İslam hukuku kıyasında İslam hukuku safında yer almıştır. Kitabın aslı Fransızca olarak yazılmış, Avrupa'ya İslam hukukunun Roma hukukundan daha teferruatlı olduğu, Roma'nın bu anlamda düşünüldüğü gibi İslam hukukuna tesir etmediği anlatılmıştır. Aynı zamanda fıkıh konusunda birçok eser arasından parmakla gösterilecek kalitededir.

Kitap uzun zaman önce Türkçe çevirisi yapılıp, az sayıda basılmıştı. Yakın zamanda yeniden neşredildi ve meraklısına sunuldu. @intelligencer kaçırır mı? Elbette hayır.

aaaaaa.jpg

Konudan sapmayayım. Niye anlattım bunları? Bu adam bir kitap yazmakla mı devlet adamı oldu? Elbette hayır. Asıl düşündüren kısım şu ki, fıkıh kitabı yazan bu zat, bir Ortodoks. İşte bunu bildikten sonra düşünmeden edemiyorum. Büyük devlet liyakatsiz iş yapmaz. Devlet adamı ne olursa olsun devletine hizmet eder. Durup düşününce hak vereceksiniz. Bu devlet eğrisiyle, doğrusuyla, yanlışıyla hala tartışılıyor ancak ne var ki devlet... Severiz, eleştiririz, çünkü hakkımız. Bugün daha iyi bir yerde değilsek ve eğer kendimizi millet olarak niteliyorsak, bunda bizim kadar bizden öncekilerin ve onlardan öncekilerin de hatası var demektir. Zaten halk ile millet kavramlarının farklılığı tam olarak budur.

Düşünelim, Ortodoks bir devlet adamı İslam hukuku alanında en başarılı eserlerden birini, milletine hizmet etmek düşüncesi ile yazdı. Eserin önsözünde dahi bunu belirtme gereği duydu. Günümüzde bu konuda itibarlı bir akademik çalışma yapılacaksa, bu eserin kullanılmaması düşünülemez. İşte olması gereken odur ki, insanın dinine, diline, boyuna, kaşına... Bakılmaz. İşine bakılır, o şekilde itibar görür.

Artık varın eksik kalanları siz içinizden doldurun. Selametle...

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now