MİTOLOJİ DİZİSİ 10: Hades'in Evine Bir Ziyaret

1.jpg

Yunan mitolojisinde Yeraltı Dünyası, ölülerin dünyası diye bilinir ve oldukça önemlidir. Peki burası nasıl bir yerdir? İlkçağ öncesi mitleri ile bugünkü öte dünya inanışı arasında bir benzerlik bulunabilir mi? Haydi toplanın biz bahsedelim, siz karar verin.

Yeraltı dünyası kendi içinde farklı bölgelere ayrılmıştır. Bir bölümü en seçkin ölümlüler (kahramanlar gibi), bir bölüm sıradan ölümlüler, üçüncü bir bölüm de kötülük yapanlar içindir. Öte yandan birazdan bahsedeceğimiz gibi yeraltı dünyasında bu ana bölümlerden fazlası bulunur.

Cehennemin Coğrafyası

En eski söylencelerde yeraltı dünyasının, yaşayanların ülkesinin tam ucunda, okyanus kıyısının hemen ötesinde bulunduğu belirtilir. Başka söylencelere göreyse yeraltı dünyası toprağın altındadır. Ölüler diyarının çoğunlukla mağara ve göllerden oluşan çeşitli girişleri olduğu düşünülür.

Ölüler diyarının çevresinde bazı önem teşkil eden ırmaklar vardır. Bu ırmaklar öldükten sonra ruhun geçtiği aşamaları temsil eder;

• Acheron: Keder Irmağı
• Cocytus: Ağlama Irmağı
• Lethe: Unutkanlık Irmağı
• Pyriphlegethon: Ateş Irmağı
• Styx: Nefret Irmağı

Yeraltı dünyasına “Hades” denildiğine de tanık olabilirsiniz. Yunanlılara göre Hades tanrının adıydı, egemen olduğu yer değildi. Hades’in adını kullanmanın ya da onun ülkesinden söz etmenin uğursuzluk getireceğine inanılıyordu.

2.jpg

Ölülerin Kayıkçısı

Biri öldüğünde Hermes o kişinin ruhunu alıp, yeraltı dünyasına getirmeye gelirdi. Yeraltı dünyasına ulaşmak için yukarıda söz ettiğimiz ırmaklardan geçmek gerekiyordu. Ruhlar ırmağı geçmek için ölüleri taşıyan kayıkçıyı kiralamak zorundaydı. Eğer yolcu ruh, kayıkçının ücretini ödeyemezse ruhu yüzyıl boyunca ırmağın kıyısında dolanmaya mahkum olurdu. Ücreti ödeyip kayığa bindikten sonra bile ruhlar çalışmak zorundaydılar; kayıkçı dümen tutarken onlar da kürek çekerlerdi.

-Eskiler (muhtemel yunanlılar) sevdikleri ölünce dilinin altına bir madeni para koyarlarmış. Bu para kayıkçıya ödenecek olan ücretmiş. Eğer ölen biri gerektiği gibi gömülmez ya da hiç gömülmezse, o kişinin ruhunun yüzyıl boyunca ırmağın etrafında dolanıp duracağına inanırlarmış.

Irmakları geçtikten sonra ruh yeraltı dünyasının kapısından içeri girmeden önce Hades’in bekçi köpeği Kerberos’u aşmak zorundaydı. O sıradan bir köpek değildi, üç başlıydı ve çiğ et yemeye bayılırdı. Onun görevi yeraltı dünyasına gelen ruhların içeri girmesini ve kaçmasını engellemekti.

Kerberos’un yanından geçtikten sonra ruhlar, bir yol ağzına gelirdi. Burada yeraltı dünyasının farklı bölgelerine giden üç ayrı yol vardır. Yolun başında ruhların karşısına ölülerin yargıçları çıkardı. Yargıçlar genellikle bir ruhun hangi yolda gideceğine karar verir, sonsuza kadar kalacakları yeri belirlerdi. Kimi zaman da bu kararlara tanrılar müdahale ederlerdi. (Lakin hades bunu hiç yapmamıştır.)

Elysium: Büyük Dinlenme Yeri

Bu bölge seçkinlerin yeriydi. Kahramanlar ve diğer olağanüstü ölümlüler öldükten sonra bu adaya gönderilirdi. Elysium, erkeklerin ve kadınların ölümden sonra rahat bir yaşam sürdüğü cennetti. Tarlalar her zaman yemyeşildi ve güneş her zaman tepedeydi. Eğlenceler, gırgır, şamata ve konforlu bir sonsuzluğa sahipti.

Asphodel Tarlaları: Sıradan İnsanların Yeri

Ruhların çoğu buraya gönderilirdi. Yeraltı dünyasının bu bölgesi, orta kesimdeydi yani ne iyi ne de kötüydü. Çoğu sıradan insanın nihai yerleşim yeri olduğu için diğer bölgelere göre burada daha fazla ruh bulunuyordu. Bu yerde ruhlar, genellikle eski yaşamlarındaki faaliyetlerini sürdürürlerdi. Burada anılara ve duygulara yer yoktu, bu nedenle ruhlar robot gibi davranıp, belli bir kişilik sergilemezlerdi. Asphodel tarlalarında tekdüze bir hayat söz konusuydu, dostluk ve samimi ilişkilere yer yoktu. Yine de Tartaros’ta olmaktan çok daha iyiydi.

3.jpg

Tartaros: Gerçek Cehennem

Tartaros, yeraltı dünyasının en altında yer alıyordu. Aslında o kadar aşağıdaydı ki, Tartaros ile yüzey arasındaki mesafenin Dünya ile gökyüzü arasındakine eşit olduğu söyleniyordu. Karanlık ve kasvetli bir yer olup, herkese hatta tanrı ve tanrıçalara bile korku veriyordu. Buraya en kötü olanlar sonsuza dek acı çekerek cezalandırılmak üzere gönderilirdi. Erinyeler (zebani), Tartaros’a gönderilen ruhlara ağır cezalar uygulamakla görevliydi. Her erinye kamçı ve yılanların aracılığıyla kötülere işkenceler yapardı.

-Hepsini dene, tarafını seç.

123

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now