Arkadaşlık, Dostluk

IMG_1411.JPG

Arkadaşlık üzerine yazmak geldi içimden, quraturk ekibi bir yarışma düzenlemiş, biraz konu ilgimi çektiği için biraz da çorbaya tuz atmak için buradayım.

Yarışmaları sevmiyorum ben, söyleyecek sözü olan gelsin, ödül için yazmayalım istiyorum, ödülümüz paylaşımlarımız olsun...

Bazen gülümsemeyle, bazen gözümüzde bulutlarla okuduğumuz hepsi birbirinden ilginç yazılarımız olsun...

Olmuyor öyle diyeceksiniz, ne diyeyim siz de haklısınız...

Herşey dönüşüyor; değişiyor ben çok eskilerde kaldım sanırım, olmayanın peşinden koşup, oldurabilme olasılığına âşık, hayatın sürüklediği bu koca nehirde akışa direniyorum kendimce...

Sürüklenirken birbirlerine tutunmaya çalışanların aslında ne de zayıf bağları olduğunu fark edip yine de olasılığa mahkûm, arıyorum arkadaşlarımı...

Yıllar alan beraberliklerin, derin kökleri olan birer ağaç zannettiğim o yemyeşil cıvıltının, aslında bir körpe çiçek kadar olduğunu görüyorum, zayıf kökleri ellerimden sarkarken seyrettiğim güzelliğin renklerinin giderek daha hızlı solduğunu fark ediyorum...

Yaşadığım üzüntünün nedeninin, ağaç zannettiğim yerde çiçek bulmam mı yoksa o çiçeğin elimde solması mı olduğunu bilemeden günler geçip gidiyor...

Arkadaşlık tanımlarımızın farklı olmasından kaynaklanabiliyor olabilir hüzünlerim belki de...

Arkadaşlık, güzel zaman geçirmenin ötesinde benim için...

Dostluk daha gerçek, daha samimi geliyor nedense...

Zor anlarda, zorun kolaylaşmasında arkadaş bulamadığımdan, çevremde dostlar görmemden belki...

Belki sadece sabun köpüğü eğlenceli ortamlarda niceliksel varlık gösterip niteliksel olarak o mutluluğun gerçekten paydaşı olma gerekliliği hissetmemelerinden...

Daha yüzeysel, derinliği olmayan, olması da beklenmeyen bir olgu belki de...

Dostluk ise, araya mesafeler, günler, hatta yıllar girmesine rağmen sitem etmeden kaldığımız yerden sohbete devam edebilme rahatlığı benim için...

Kusursuz olma beklentisinin olmadığı, karşındakinin en saf halini bilme, makyajsız, görünüşte sade ancak içerikte dolu, paylaşımların etkisi midir bilinmez, dopdolu geçen saatler gibi geliyor dostluk...

Bir hukuk meselesi, nesilden nesile aktarılabilen, farklı sosyal çevrelerin koruma duvarlarından sızabilecek kadar ince, orada yeşerip boy verecek kadar sağlam bir kimyasal madde...

Hiç anlatmadan da konuşabilmek aslında, çözüm olmasa da sorunlara sadece paylaşabilmenin, anlaşılabilmenin karşılıklı güvenin yansıması...

Kavga edebilmek aynı zamanda, küsmek karşınızdakine...

Küskünlüğün sevgiden olduğunu bilmek, küs kalamamak...

Kürkçü dükkanına koşa koşa dönüvermek, tekrar tekrar buluşmak, ayrı geçirilen zamanların acısını çıkarırcasına yaşamak birlikte...

Hatasını görmek ama hatasıyla sevmek karşınızdakini...

Zarar veriyorsa hatalar, elinden geleni yapmak düzeltmek için, üzülmek başka biri adına...

Onun da sizin için üzüleceğini bilmek...

Olur da sağlığınızı kaybederseniz, hastanede ziyaretçiniz olacağını bilmek...

Emri hak vâki olduğunda orada diğerleri arasında olup, sizin için gözyaşı dökeceğini bilmek...

Ardınızda kalanlara sahip çıkacağını bilmek...

Dostlarınıza sahip çıkın derim ben, bırakmayın onları...

Kan bağı değil belki çoğu zaman ama can bağlarınız onlar sizin...

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now