Bilyelerin Büyülü Dünyası | Trliste'nin Renkleri Challenge

Herkese selaaamm. 🙋‍♀️

Umarım herkesin keyfi yerindedir, ben de iyiyim ve iyi olmaya çalışıyorum. Bu aralar çok yoğunum, zaman hiç yetmeyecekmiş gibi geliyor. Biraz kafa yorgunluğu denilebilir buna.
Bazı göz egzersizleri yapıyorum, aynı zamanda hızlı okuma ve anlamayla ilgili çalışmaları takip ediyorum. Bunu ileride bir postumda daha detaylı anlatabilirim.
Kendime özel zaman ayıramıyormuşum gibi geliyor bu nedenle. Havalar da biraz farklı seyrediyor. O da etkiliyor galiba. Aklımda yeni açılan bir müzeyi ziyaret etme fikri var ama ne zaman gidebilirim bilmiyorum. 🙇‍♀️

Ara ara topluluğumuzda etkinlikler düzenleniyor. Bu şekilde daha fazla güzel yazıyla buluşmuş oluyoruz.
Trliste'nin Renkleri Challenge'ını başlatan @princeofbeyhive sayesinde karşınıza geldim yine. 🙆‍♀️
Kendisine teşekkür ederim ve Hive Yıl Dönümünü kutluyorum. Hep birlikte nice yıllaraa.. 🥳 🎉

Bu haftanın seçilen temaları, renkler ve teknolojiydi. Şansa bak ki ikisini de çok beğenmiştim. İkisinde de söyleyecek çok sözüm vardı. Ama birini tercih ediyorum: Renkler..


20240223_213702.jpg

Renkler deyince birçok şey düşünülebilirdi ama o an göz göze geldiğim için mi bilmiyorum bunları seçtim. Rengarenk çocuk kitaplarımın önünde, bir fanusun içinde tuttuğum bilyelerimi. Misket de deniliyor aslında. Kim bilir aramızda kaç kişinin çocukluğuna eşlik etmiştir bu minik camlar..🙆‍♀️

Küçükken babamla evde oynadığım günler geliyor aklıma. O zamanlar tek çocuk olmanın verdiği kısa süreli avantajın etkisiyle sadece ikimizin olduğu eğlenceli vakitler geçirirdik. Bilyeler bana çocukluğumun o eşsiz günlerini çağrıştırıyor o yüzden.
Halının üstünde karşılıklı açardık ellerimizi. Benim minicik parmaklarımın kale olduğunu hayal ederdim. Karşımdaki babamın kocaman ellerinin ve kocaman parmaklarının arasında oluşturduğu boşluğa minik parmak hareketleriyle ittiğim bilyelerin yavaş yavaş yuvarlanışını takip ederdim. Benim kazanmam için parmaklarını bilyenin gittiği yere doğru hareket ettirirdi babam ve ben kazanırdım o an. Çok mutlu olurdum çocuk hâlimle. Uzaklara dalmama neden oldu bu anı ve epey duygulandım. 🥲
Ben babamın kızıydım, annemden alamadığım sevgi ve şefkati o sunmuştu bana hep. Annemin okula giderken saçlarımı acıtarak taradığını ve sıkıca topladığı için başımın ağrıdığını hafızamdan silmek isterdim. Hepsinin yerine, babamın dizlerine yattığımı ve saçlarımı narince severek ve okşayarak taradığı anları koymak isterdim.


20240223_213558.jpg

Neyse konumuz bu değil. Büyüdüğümde ve artık sokakta oynadığım dönemde de eksik olmadı hayatımdan bilyeler. Küçük bir şehirdeydik o vakitler ve şimdiki gibi bilgisayarla tabletlerin karşısında hapsolmuş çocuklardan değil de sokakta oynayanların son temsilcisiydik belki de. Sabahın erken saatinden akşam ezanı okunana kadar dışarıdaydık. :)
Erkekler top oynamadığı zamanlarda bilye oynardı genelde. Biz kızlar da onları izlerdik. Hiç onlar gibi oynayamazdım yaa. 😅
Attıklarım cılız şekilde ilerleyip kuma saplanırdı ama onlarınki füze gibi gider ve hedefe tam isabet ederdi. Birbirlerinden üter bazen mızıkçılık yaparlar ve sonra dağılırlardı.

Toprak zeminde birçok sahipsiz bilye olurdu. Bir gün karşıma çıkan ve ismini Mars koyduğum, içi turuncu ve etrafı delik deşik olan şu bilye favorimdi. Turuncuyu çok severim aslında. Bana çocukluğun, eğlencenin ve neşenin rengi gibi gelir. Turuncu renkli bir kazağımı giydiğimde veya çantamı taktığımda kendimi daha mutlu ve şanslı hissederim. 🧡
Buraya sevdiklerimin fotoğraflarını ekliyorum orada görebilirsiniz umarım. (ön sıralarda, sağdaki)


20240223_213916.jpg

Onun hemen üst çaprazında yeşil, turuncu ve beyazlı olan da yine çok oynandığı için yaralı berelidir. Küçüklüğümdeki korkunç bir anının hatırasıdır adeta. Muğla'da babamla denizdeyken tıpkı bu renklerde olan bir topla oynardık. Top sahilden biraz ileriye gitmişti, onu almak için ilerlediğimde suyun birden derinleştiğini ve derine doğru daldığımı hatırlıyorum. Suyun tamamen altındaydım, bolca su yutmuştum. Güneşi suyun altından hayal meyal görüyordum. Babamın beni kurtardığını, kucağına alıp çıkardığını hatırlıyorum. O yüzden bu bilye bana umudu ve yeniden doğuşu simgeliyor. Beyaz, yeşil ve turuncu rengi de rahatlığı ve huzuru çağrıştırıyor o yüzden. 🤍💚🧡


20240223_213822.jpg

Arkadaki yeşilleri de seviyorum. Huzurlu hissettiriyor bu renk beni.
Ağaçlara bakmak, ormanın içinde yeşilin her tonunu seyre dalmak da çok rahatlatıcı değil midir? 🌳🌳🌳🌲🌲🌲


20240223_214012.jpg

Ön sıradaki şeffaf ve içinde incecik mavinin salındığı bilyeleri de çok severim. Her tarafı aldığı darbelerden delik deşik olduğu için aya benzetirim. Tıpkı onun gibi kraterleri var çünkü. Işığa ve güneşe tuttuğumda içi ayrı bir âlemdir adeta. Dakikalarca bakmışlığım vardır.
Şimdi bu satırları yazarken de elimde tutuyorum ve hissediyorum. Arkadaki gece mavisi de çok etkileyici. Koyu bir gecede gökyüzüne bakıp hayal kurduğum anlar geliyor aklıma. Mavinin her tonunu çok severim. Su yeşili de denilen maviyle yeşil arası olan ton da turkuaz da çok güzel. Sakinlik ve dinginlik getiriyor zihnime. O yüzden denize ve gökyüzüne bakmak rahatlatıyor beni.
Masmavi sular tüm dertlerimi ve sıkıntılarımı yavaş yavaş çekip götürüyor. Yerine güven duygusunu ve sevgiyi bırakıyor. Rahatlama hissediliyor ve huzur buluyor ruh.
Gecenin en karanlık olduğu ânâ benzeyen koyu mavi de aydınlığa en yakın olduğun zamanı müjdeliyor sanki. Öyle fısıldıyorlar içime. 🩵💙


20240223_214255.jpg

Bu fotoğraftakilerden bazılarının ayrı bir hikâyesi var. Beyaz, siyah, yeşil, turuncu, mavi ve metalik bilyeler çok değerliydi. Normallerinden 5 tane vererek değiş tokuş yapabiliyordunuz. Kapı komşumuzun kızı en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Bir gün ağabeyinin birçok bilyesi olduğunu ve evde olmadığı bir anda göstermek istediğini söyledi. Onun odasına davet etti beni. Evde ikimizden başka kimsecikler yoktu ama birinin odasına gizlice girme fikri beni tedirgin etmişti. Ta ki arkadaşım Necla, iki kocaman ayakkabı kutusunun kapağını açana dek. Gözlerim kamaşmıştı. İçleri rengarenk bilye doluydu. Biri karışık renkli, diğeri de bu bahsettiğim özel olanlardandı.
Bana istediğim kadar almamı teklif etti. Bunun yanlış bir şey olduğunu ve ağabeyinin fark edince kendisine kızabileceğini desem de o sorun olmayacağını ve asla fark etmeyeceğini söyledi.
Ondan intikam almak istiyordu galiba, kendisine kötü davranmış veya onun olan bir şeyi zorla almıştı galiba. Neyse işte buna o an çok kafa yormamış sevdiklerimden beşer tane ve toplamda on beş tanesini kendim seçip almıştım. Beyaz, siyah ve metalik olanların hikâyesi bu. 😶‍🌫️

Siyah bilyeler kara delik gibi. Gözüme yaklaştırıp bakmaya çalıştığımda içinde bir şeyler görür gibi oluyorum. Belirsiz tanecikler her biri. İçinde renkleri hapsetmiş ama dışarıdan siyahtan başka bir şey görünmüyor. Tüm dert - tasayı içinde toplamış lakin içindeki güzellikleri göremeyen insanlar gibi sanki.
Siyah giyinmeyi severim. Risksiz bir seçim galiba. Siyah olan her şey herkese çok yakışıyor gibi ayrıca. Asil ve biraz da hüzünlü geliyor. Giyen kişinin rengine bürünüyor çoğu zaman. İçinde ne varsa onu yansıtıyor. 🖤
Bir de gri renkli kıyafetleri severim. Ev eşyası, duvar rengi, halı vb şeylerde tercih etmem çok kasvetli geliyor çünkü ama gri giysiler hoşuma gidiyor. Tıpkı beyaz gibi fresh hissettiriyor bana. 🤍🩶

İşte renkler deyince aklıma gelenler bu şekilde. Bilyelerle anlatmak güzeldi. Geçmişe yolculuk etmek gibiydi benim için. ☕️
Bunların dışında çok minik olanları da yakın zamanda bir kırtasiyede görüp aldım ama farklı yerde tutuyorum onları. İki tane devasa olan bilyemin yanına koysam deve ile cüce gibi olurlardı kesin. Fakat yenilerle eskiler yan yana olsun istemedim. 🙆‍♀️

Umarım sizi sıkmamışımdır. Okurken keyif aldığınızı umut ederek teşekkür ediyorum. 💐

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
15 Comments
Ecency