[ENG-TR] A meddlesome repetition at Theater Peron —||— Tiyatro Peronda, İşgüzar bir tekerrür

Hello friends. I'm here to share an art again. Before I get into the subject, I congratulate all Muslims on Eid al-Adha, which starts tomorrow. The branch of art that I will tell you today; Theatre. First of all, I will make a confession about the beginning of my love for the theater. When I was a student, I decided to fill my time with something to get away from alcohol. Related to this, when I learned that there were many State Theaters in the city of Ankara, where I lived at that time, and that these theaters had many performances every day, I decided to go to the theater to fill my free time and stay away from alcohol. After that, for about 2 years, I went to at least one theater play every week by myself. This incident not only helped to keep me away from alcohol, but also made me love the theater and get into the habit of going to the theatre. Although I started drinking again after school, I had a new addiction; theatre. Now, in the city of Izmir, where I live, I go to the plays performed in State or Private theaters whenever I can. The play I'm going to talk about today is that I went with my girlfriend and watched in a private and tiny theater; "A meddlesome repetition" game.

Merhabalar arkadaşlar. Tekrar bir sanat paylaşımı için buradayım. Konuya girmeden önce, bütün müslümanların, yarın başlayan Kurban Bayramı’nı kutlarım. Bugün size anlatacağım sanat dalı; Tiyatro. Öncelikle tiyatroya olan sevgimin başlangıcıyla ilgili bir itirafta bulunacağım. Ben öğrenciyken, alkolden uzaklaşmak için vaktimi bir şeylerle doldurmaya karar verdim. Bununla ilgili, o dönem yaşadığım Ankara şehrinde bir sürü Devlet Tiyatrosu olduğunu ve bu tiyatroların her gün bir sürü gösterim yaptığını öğrenince, tiyatroya giderek boş vaktimi doldurup, alkolden uzaklaşma kararı aldım. Bunun üzerine yaklaşık 2 sene boyunca her hafta en az bir tiyatro oyununa, tek başıma gittim. Bu olay beni alkolden uzaklaştırmaya yaradığı gibi tiyatroyu sevip, tiyatroya gitme alışkanlığı edinmemi de sağladı. Her ne kadar, okulum bittikten sonraki süreçte, alkole tekrar başlasam da artık yeni bir bağımlılığım daha olmuştu; tiyatro. Şimdi de yaşadığım İzmir şehrinde, fırsat buldukça, Devlet veya Özel tiyatrolarda oynanan oyunlara gidiyorum. Bugün anlatacağım oyun ise, kız arkadaşımla birlikte gittiğim, özel ve minik bir tiyatroda izlediğimiz; “işgüzar bir tekerrür” oyunu.

First of all, I want to talk a little bit about Theater Peron. Earlier, I had shared about a ceramic workshop located here. There is a theater hall built on the lower floor of a single-storey, high building, and a ceramic workshop built on the mezzanine floor. Part of the lower floor is the cafeteria and the waiting room. I don't know who opened this place, but they are definitely art lovers. Moreover, they are ambitious. I went here to watch a different play before. When I went then, a man who was an actor was doing sales and service work in the cafeteria when I went this time. As I understand from here, it is an art center that was opened after facing some material and moral difficulties.

Öncelikle, Tiyatro Peron hakkında biraz konuşmak istiyorum. Daha önce, burada bulunan bir seramik atölyesi ile ilgili paylaşım yapmıştım. Tek katlı, yüksek bir binanın, alt katına yapılan 1 tane tiyatro salonu, içerideki asma kata yapılmış bir seramik atölyesi var. Alt katın bir kısmı ise kafeterya ve bekleme salonu. Burayı açanlar kimler bilmiyorum fakat sanat aşığı insanlar oldukları kesin. Üstelik azimliler de. Daha önce burada farklı bir oyunu daha izlemeye gitmiştim. O zaman gittiğimde, oyuncu olan bir adam, bu sefer gittiğimde, kafeteryada satış ve servis işlerini yapıyordu. Buradan anladığım kadarıyla, maddi ve manevi bir takım zorluklara göğüs gerilerek açılmış bir sanat merkezi.

Oyun hakkındaki bilgileri, öncesinden okumayı sevmiyorum. İstiyorum ki sürpriz olsun. Gene öyle yaptım. Bu gerçekten muhteşem bir oyundu. Benim sanat konuları ile ilgili sevdiğim bir yöntem kullanılmış. Bu yöntemin ismini bilmiyorum. Böyle bit yöntem olup olmadığını da bilmiyorum. Bir gün hiç bitmeyen bir kitap yazmak istiyorum. Bunun yolu ise şu; kitapta olay akışı sürerken, bir başka kitaba veya müziğe atıfta bulunarak, okuyucuyu oraya sevk edip, orada bulunulan bir atıfla başka bir dala, en son tekrar kitaba gelip devam ederken, başka bir atıfla sirkülasyonu sağlamak. Çünkü ben okumalarımı bu şekilde yapıyorum. İşgüzar bir tekerrür oyunu da buna benzer bir oyundu. Bu yüzden ben çok sevdim. Kısaca bahsetmem gerekirse, oyun birisi erkek, birisi kadın olmak üzere 2 kişilik bir oyun, oyunun içerisinde, erkek oyuncu bir kitapçıyı canlandırıyor, kadın oyuncu ise işsiz bir tiyatro oyuncusu rolünde. Oyun içerisinde bu iki oyuncu, yaklaşık 4 tane farklı tiyatro oyununu birlikte, kısaca canlandırıyorlar. Ve bu canlandırılan oyunların hepsi gerçekte var olan ünlü oyunlar. Örneğin birisi; Godot’yu beklerken.

Oyun hakkındaki bilgileri, öncesinden okumayı sevmiyorum. İstiyorum ki sürpriz olsun. Gene öyle yaptım. Bu gerçekten muhteşem bir oyundu. Benim sanat konuları ile ilgili sevdiğim bir yöntem kullanılmış. Bu yöntemin ismini bilmiyorum. Böyle bit yöntem olup olmadığını da bilmiyorum. Bir gün hiç bitmeyen bir kitap yazmak istiyorum. Bunun yolu ise şu; kitapta olay akışı sürerken, bir başka kitaba veya müziğe atıfta bulunarak, okuyucuyu oraya sevk edip, orada bulunulan bir atıfla başka bir dala, en son tekrar kitaba gelip devam ederken, başka bir atıfla sirkülasyonu sağlamak. Çünkü ben okumalarımı bu şekilde yapıyorum. İşgüzar bir tekerrür oyunu da buna benzer bir oyundu. Bu yüzden ben çok sevdim. Kısaca bahsetmem gerekirse, oyun birisi erkek, birisi kadın olmak üzere 2 kişilik bir oyun, oyunun içerisinde, erkek oyuncu bir kitapçıyı canlandırıyor, kadın oyuncu ise işsiz bir tiyatro oyuncusu rolünde. Oyun içerisinde bu iki oyuncu, yaklaşık 4 tane farklı tiyatro oyununu birlikte, kısaca canlandırıyorlar. Ve bu canlandırılan oyunların hepsi gerçekte var olan ünlü oyunlar. Örneğin birisi; Godot’yu beklerken.

Oyunun içerisinde, bunların dışında, bir de canlı müzik vardı. Akustik gitar çalan bir müzisyen, oyunla ilgili müzikleri çaldı. Sahnenin köşesine oturup oyun boyunca sırası geldiğinde devreye girdi. Gerçekten müzisyen de başarılıydı. Gene de oyun boyunca benim en çok ilgimi ve hayranlığımı çeken kişi, yukarıda fotoğrafını paylaştığım, sahnede selam veren iki kişiden kadın olanıydı. Çünkü oyun boyunca uzun pasajlar halinde diyalogları, duyguyu vererek ve şaşmadan, okuyarak çok başarılı bir iş çıkardı. Aklınızda bulunsun “İşgüzar bir tekerrür” oyunu, çok etkileyici. Gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Herkese mutluluklar ve sanat dolu zamanlar diliyorum…

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
2 Comments
Ecency