İÇİMDE BİR YER VE BİR SES VE SEN

içlerden bir iç beğendim. tuttum onu en dışa çıkardım, öptüm, alnıma koydum; gülümsedim yüzüne; okşadım, sevdim onu. sonra yeniden içeri soktum. eski yerine, en derine. mücerret abuhavasında hiç kimseden ve hiçbir şeyden müteessir olmayacak. böylece mütehammil ve mütefekkir yaşayacak.

bazen içimdeki iç sesleniyor ve diyor ki bana: "bir akşam için geceden gelmeli çocukluklar." hiçbir şey anlamıyorum, dediğimde devam ediyor konuşmaya:

"bir akşam için, diyorum, geceden gelmeli davalar ve savaş sanatları. şehirler hikayelerini geceden hazırlamalı. tanrıçaların kaybettiği gülleri bulmaya geceden çıkmalı. sonra silinen şatoları yeniden inşa etmeye de geceden başlamalı. bir kelebeğin, delilik için olanaksız övgüsünü duymak istersen, diyorum, geceden çıkmalısın dağlara. güne yakın olmalısın doğum sırasında. belki bir kont doğarsa günle beraber, diz çöküp itaat etmeli diye."

içim bu cümleleri nefes almadan; fakat ağır bir yaşlı gibi sarf ederken benim kafamda binlerce diriliş gerçekleşiyor ve ölüm oluyor yediden yetmişe. çünkü hiçbir şey anlamıyorum. içimdeki ses, düşüncelerimi bıçak gibi keserek araya giriyor:

"tom amca'nın kulübesinde isanın kefeni ile dans ederken neyzen tevfik küfürler saçıyordu etrafa bir akşam. o akşam da tabi geceden hazırdım ben her zaman olduğu gibi. kafka çıkıverdi kafadanbacaklı bir tavırla. dışarıda bay rüzgar ve bayan yağmur tamamen farklıydılar bu kez. memleket hikâyeleri okunuyordu selalar yerine; çünkü ölüme çare bulunmuştu. geleceğin felsefesi çözülmüştü; fakat tanrı tüm bunlardan önce ölüp gitmişti. bir ara vittorio bir şeyler yapmak istedi; ama zerdüşt daha baskın çıktı. o günden sonra yasemin kokmaya başladı her yer ve herkes ve her şey."

sonunda içimde bir yerlerdeki o ses, susmaya karar verince anlıyorum ki sen bir kere daha dönüp bakmışsın bana. öyle dönüp dönüp bakma, zayıflıyorum.


dönüp dönüp bakma şeysi

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
14 Comments
Ecency